DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - I - i - k - l - m - n - o - ö - p - r - s - ş - t - u - ü - v - y - z
Vadesi gelmek (yetmek): 1. Ömrü sona ermek, eceli gelmek, ölmek. 2. Süresi dolmak, ödeme zamanı gelmek.
Vakit geçirmek: Oyalanmak, bazı şeylerle meşgul olarak zamanın geçmesini sağlamak.
Vakit kazanmak: 1. Karşı tarafı oyalayarak zamanı uzatmak. 2. Bir şeye ayrılan ya da harcanan zamanı uzatmak.
Vakitli vakitsiz: Rastgele bir zamanda, gelişigüzel, uygun bir zamanı gözetmeden.
Vaktini almak: Epey zaman harcanmasını gerektirmek, başka bir işe ayrılmış zamanı tutmak.
Vaktini öldürmek: Zamanını yararsız, gereksiz, boş işlerle ya da hiç iş yapmadan, boş yere geçirmek.
Vaktini şaşmamak: Tam zamanında.
Vara yoğa karışmak: Her şeye, üstüne lâzım olsun olmasın her işe karışmak.
Varlık göstermek: Beğenilir bir iş yapmak; kendini kanıtlayacak, göze görünür bir görevini yerine getirmek; kendini göstermek.
Varlıkta darlık çekmek: Elinde her imkân olduğu hâlde bunlardan yararlanamamak, sıkıntıya düşmek.
Vay canına!: Şaşma, öfke duygusunu dile getirmek için kullanılır.
Vebali boynuna olmak: Bir işin günahını yüklenmek.
Velveleye vermek: Gereksiz bir heyecana, telâşa düşürmek.
Verip veriştirmek: Ağır sözler söylemek, ağzına ne gelirse söylemek.
Veryansın etmek: Hiç insaf göstermeden, acımadan saldırmak; ağzına geleni söylemek.
Vıcık vıcık: Sulu ve gevşek olmak, basıldığında ses çıkarmak.
Vıdı vıdı etmek: Söylenip durmak, hemen her şeyi eleştirip beğenmediğini söyleyerek durmadan konuşmak, etrafındakileri rahatsız etmek.
Vız gelmek (vız gelip tırıs gitmek): Hiç önemsememek, aldırış etmemek.
Viraneye çevirmek: Yakıp yıkmak, yıkıntı durumuna getirmek, harap etmek.
Voli vurmak: Haksız olarak kazanç elde etmek, vurgun vurmak.
Volta atmak: Bir aşağı bir yukarı dolaşmak, gidip gelmek
Vur abalıya: Bütün yükün yumuşak huylu kişiye yüklenmesi; sessiz, güçsüz kimsenin hırpalanması, hakkının çiğnenmesi durumunda karşıdaki kişiye sitem yollu söylenir.
Vur dedikse öldür demedik ya!: Bir isteği, dileği yerine getirirken aşırılığa kaçıp da işi berbat edene karış söylenir.
Vurduğu yerden ses getirmek: Eli ağır olmak, çok kuvvetli vurmak.
Vurdumduymaz Kör Ayvaz: Umursamaz, aldırmaz, duygusuz ve kayıtsız kimse.
Vur patlasın çal oynasın: Aşırı zevk ve eğlence; aşırı zevk ve eğlenceye düşkün kimsenin parasını bu yolda harcamasını anlatır.
Vurucu güç: Çok etkin silâhlarla donatılmış, özel eğitim görmüş askerî birlik
Vücuda getirmek: Oluşturmak, meydana getirmek, var etmek.
Vücudunu ortadan kaldırmak: Öldürmek.
DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - I - i - k - l - m - n - o - ö - p - r - s - ş - t - u - ü - v - y - z