DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - I - i - k - l - m - n - o - ö - p - r - s - ş - t - u - ü - v - y - z
Kaale almamak: Sözünü etmeyecek kadar değersiz, önemsiz olmak.
Kabak başına patlamak: Birden fazla kişinin ilgilendiği, içinde olduğu bir olayın bütün olumsuzluğunun birini bulması, sonucuna birinin katlanmak zorunda kalması.
Kabak çiçeği gibi açılmak: Utangaçlıktan çabucak sıyrılarak sınırı aşmak.
Kabak tadı vermek: Bıktırmak, usanç vermek, tatsız gelmeye başlamak.
Kabına sığmamak: Duyduğu sevinç ve heyecan nedeniyle taşkın hareketlerde bulunmak.
Kabir azabı çekmek: Eziyet, cefa çekmek. Katlanılamayacak zor bir durumla karşılaşmak.
Kabuğuna çekilmek: Çevresiyle ilişkisini kesmek, hiç kimseyle görüşmemek.
Kaçacak delik aramak: Korkudan saklanacak, gizlenecek yer aramak.
Kaderin sillesini yemek: Büyük hüsrana uğramak.
Kadrini bilmek: Kıymetini bilmek.
Kafa cilalamak: Kafayı çekmek.
Kafa dengi: Uyum içinde arkadaşlık yapan kimseler.
Kafa dinlemek: Beynen yorucu şeylerden uzak kalmak.
Kafa patlatmak: Bir iş üzerinde pek çok düşünmek.
Kafa şişirmek: Gürültü veya gevezelikle rahatsız etmek.
Kafa tutmak: Karşı gelmek, karşı çıkmak.
Kafa ütülemek: Boş laflarla birini bunaltmak.
Kafa yormak: Bir konuyu ayrıntılarıyla düşünmek.
Kafadan atmak: Herhangi bir konuda bir inceleme yapmadan, rastgele konuşmak.
Kafadan kontak: Aklı kıt, düşüncesiz, saçma sapan işler yapan, deli.
Kafası almamak: Zihin yorgunluğundan bir şeyi anlayamaz hale gelmek.
Kafası atmak: Çok Öfkelenmek.
Kafası işlemek: Kavrayışı üst düzeyde olan kimse. Bir şeyi hemen kavrayabilen.
Kafası kazan gibi olmak: Beyni, zihni yorulmuş olmak. Gürültü ve karışıklığın kişinin beynini yorması, bir şeyleri düşünemez duruma sokması.
Kafası kızmak: Çok fazla öfkelenip sinirlenmek.
Kafası yerinde olmamak: Bir şeye odaklanamamak, kafasını bir şeyin üzerinde yoğunlaştıramamak.
Kafasına dank etmek: Bir olaydan dolayı gerçeği, doğruyu anlamak.
Kafasına koymak: Bir şeyi yapmaya kararlı olmak.
Kafasına vura vura: Zorla, itekleyerek.
Kafayı bulmak: Sarhoş olmak.
Kafayı çekmek: İçki içmek.
Kafayı takmak: Birisiyle sürekli uğraşmak, birine zarar vermeye çalışmak.
Kafayı tütsülemek: Sarhoş olmak.
Kafayı üşütmek: Akli dengesini kaybetmek.
Kafayı vurmak: Uyumak.
Kafese girmek: Aldatılıp kendisinden çıkar sağlamak.
Kafese koymak: Birini tuzağa düşürüp ona çıkar, menfaat sağlamak.
Kâğıda dökmek: Yazıya geçirmek.
Kâğıt üzerinde kalmak: Uygulamaya konulmamak.
Kahır çekmek: Sıkıntıya katlanmak.
Kahkaha atmak: Yüksek sesle gülmek.
Kahkahadan kırılmak: Çok gülmek.
Kahkahayı basmak: Kendini tutamayıp oldukça sesli gülmek.
Kahve dövücünün hınk deyicisi: Bir kimsenin yaptığı bir işi sözüyle destekleyen kişi.
Kalayı basmak: Adam akıllı küfür etmek.
Kalbine girmek: Sevgisini kazanmak.
Kalbini açmak: Duygu ve düşüncelerini birilerine söylemek.
Kalbini kazanmak: Güzel söyleyişlerle sevgisini kazanmak.
Kalbini kırmak: Birini incitmek, gücendirmek, çok fazla üzmek.
Kalbur üstü: Benzerleri arasında seçkin, üstün olan şey.
Kalburla su taşımak: Verimi olmayacak, boş olan bir işle uğraşmak.
Kaldırım mühendisi: Bir iş yapmayan, vaktini sokaklarda dolaşarak geçiren kimse, işsiz.
Kalem oynatmak: Yazı yazmak.
DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - I - i - k - l - m - n - o - ö - p - r - s - ş - t - u - ü - v - y - z