DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
A - B - C - Ç - D - E - F - G - H - I - i - k - l - m - n - o - ö - p - r - s - ş - t - u - ü - v - y - z
Laçka olmak: Herhangi bir iş ya da davranışta ciddi olmamak, düzensiz olmak.
Lades tutuşmak: İki kişinin tavuğun lades kemiğini birer ucundan tutup kırarak lades oyununa başlamaları.
Laf altında kalmamak: Kendisine söylenilen sözlere gereken karşılığı vermek.
Laf anlamamak: Anlayışsız, dik kafalı olmak.
Laf (söz) aramızda: Ne konuşursak söylersek bizim aramızda kalsın, başkalarının bunlardan haberi olmasın.
Laf atmak: Birine sözle sataşmak.
Laf ebesi: Çok fazla söz söyleyen herkese laf yetiştiren konuşkan kimse.
Laf etmek: Bir şeyin dedikodu konusu olması.
Laf işitmek: Birilerince azarlanmak, kendisine kötü söz söylemek.
Laf lafı açmak: Bir konudan başka bir konuya geçiş yapmak.
Laf olsun diye: Belirli bir amaç gözetmeden gelişigüzel, öylesine söylenilen söz.
Laf taşımak: Bir kimsenin aleyhinde söylenenleri gidip o kişiye anlatmak.
Laf yetiştirmek: Söylenen bir şeye hemen karşılık vermek; hiçbir sözün altında kalmamak.
Laf yok: Oldukça güzel, diyecek hiçbir şey yok, kusursuz.
Lafa boğmak: Bir kimsenin konuşmasını yapmasına fırsat vermeyip sürekli araya bir şeyler sokmak.
Lafı ağzına tıkamak: Bir kimsenin konuşmasını beğenmeyerek ona uygun bir cevap verip onu susturmak.
Lafı ağzında gevelemek: Söyleyeceklerini açıkça dile getirememek.
Lafı ağzında kalmak: Söyleyecek söz için uygun zaman bulamamak, söyleyeceklerinin yarıda kalması.
Lafı mı olur: Hiçbir önemi yok, anlamında.
Lafını balla kesmek: Bir şey anlatılırken aniden o kişinin sözünü kesip bir şey söylemek. (nezaket ifadesi, kibarlık muamelesi)
Lafını etmek: Bir şey üzerinde birileriyle konuşmak.
Lâhavle çekmek: Bir sıkıntı veya öfkeyi gidermek. Birine sabırlı olmasını dilemek.
Laklak etmek: Havadan sudan, boş gereksiz şeyleri konuşmak.
Lamı cimi yok: Kesinlikle bahane, mazeret, itiraz yok. Herkes, bunu olduğu gibi kabul edecektir, anlamında kullanılır.
Lastikli söz: Farklı farklı anlamlara gelen söz.
Leb demeden leblebiyi anlamak: Birisinin sözünü bitirmeden onun ne demek istediğini anlayıvermek.
Leke sürmek: Birine iftirada bulunmak, ona suç yüklemek.
Leşini çıkarmak: Birini aşırı derecede dövmek.
Leşini sermek: Çok dövmek, öldüresiye dövmek.
Leyleği havada görmek: Göç eden leyleği ilk kez havada uçarken görenin o yıl kendisinin de gezeceğine inanması.
Lokma ağzında büyümek: Bir sebepten dolayı lokmasını bir türlü yiyememek.
Lokmasını saymak: Kişinin ne kadar yediğine dikkat etmek, onun çok fazla yiyeceğinden çekinmek.
Lök gibi oturmak: Birilerinin bir yere olağan ağırlığıyla oturup kalması, oraya çökmesi.
Lügat paralamak: Herkesçe bilinmeyen farklı sözcüklerle konuşmak. Yabancı, ağır, süslü ve anlaşılmaz sözcükler kullanarak konuşmak.
Lüpe konmak: Çok değerli bir şeyi hiçbir emek sarf etmeden elde etmek.