Ş harfi ile başlayan deyimler

DEYİMLER SÖZLÜĞÜ

 A  -  B  -   C  -  Ç  -  D  -  E  -   -    -  H   -  I   -  i  -  k -  l  m  -   -  o  - ö  -   -   r  -  s  -  ş  -  t  -  u  -  ü  -   v  -   y  -   z


 Şad olmak: Çok mutlu olmak, sevinmek.


Şafak atmak: Aklı başına gelerek korkmaya başlamak.


Şafak sökmek: Karanlığın yerinin aydınlığın almaya başlaması.


Şaha kalkmak: Haksızlıklara karşı yiğitçe başkaldırmak.


Şahken şahbaz olmak: Herhangi bir sebepten çirkinliği artan kimseler için söylenir.


Şaka gibi gelmek: Bir şeye bir türlü inanmak istememek.


Şaka götürmemek: Bir şeyin şakaya gelmeyecek kadar önemli olduğu, işin oldukça önemsenmesi gerektiğini belirtmek için kullanılır.


Şaka kaldırmak: Birine yapılan şakalara katlanabilme, bunları özümseyebilme, bunlara dayanma gücü.


Şakası yok: İş oldukça ciddi ve tehlikeli bir boyuttadır, dikkatli olmak gerekir anlamında kullanılır.


Şakaya getirmek: Önemli, ciddi bir meseleyi dile getirirken üslubu yumuşatmak, onu şaka yaparak geçiştirmek. Sözü doğrudan değil dolaylı söylemeye çalışmak.


Şakaya vurmak: Oldukça önemli ve ciddi olan bir sözü şaka yoluyla geçiştirmek.


Şamar oğlanı: Her fırsatta azarlanan kimse.


Şamata koparmak: Gürültü, patırtı, kargaşa ortamı oluşturmak.


Şansı yaver gitmek: Şanslı olmak.


Şansına küsmek: İşleri iyi gitmediğinden şikayet etmek, karamsar olmak.


Şapa oturmak: Umduğunu bulamayıp eli boş kalarak şaşkın bir hale düşmek.


Şapka çıkarmak: Bir şeyin üstünlüğünü kabul edip ona saygı duymak.


Şeddeli eşek: Çok yeteneksiz, kaba kimse.


Şeref vermek: Bir kişinin yaptıklarıyla bir yeri onurlandırması.


Şerefini korumak: Kişiliğine, onur ve haysiyetine sahip çıkmak, kendini düşürmemek.


Şeşi beş görmek: Bir şeyin görünüşüne bakarak aldanmak, yanlış bir yorumlamaya gitmek.


Şeyhin kerameti kendinden menkul: İşin kendisinin yaptığını gösteren hiçbir kanıt ve delil yok.


Şeytan dürtmek: Hiç yoktan, durup dururken uygun olmayan kötü bir davranışta bulunmak.


Şeytan görsün yüzünü: Biriyle asla bir daha görüşmek istememek, bir araya gelmek istememek.


Şeytan kulağına kurşun: Yolunda giden bir iş için "Allah nazardan saklasın, buna kötülük gelmesini önlesin" anlamında kullanılır.


Şeytana külahı ters giydirmek: Çok kurnaz, çok becerikli kimse.


Şeytana uymak: Doğru yoldan sapmak, dinimizin emir ve yasaklarının dışına çıkmak, harama bulaşmak, kötü şeyler yapmak.


Şeytanın art bacağı: Çok yaramaz, haylaz, kurnaz kimse, çocuk.


Şeytanın bacağını kırmak: Yapılamayan bir işi başlatmak girilemeyen bir yeri gidilir, gelinir hale getirmek. 


Şeytanın yattığı yeri bilmek: Açıkgöz, kurnaz olmak. Hemen hemen çevresindeki her şeyden haberdar olmak.


Şıp diye geçmek: Birdenbire, ansızın, çok hızlı bir şekilde geçmek.


Şifayı bulmak (kapmak): Hastalanmak.


Şimdiden tezi yok: Durmaksızın, vakit kaybetmeden, hemen.


Şimşekleri üzerine çekmek: Yaptıkları ve söyledikleriyle çevresinde olan kişileri kızdırmak, rahatsız etmek, onların saldırılarına hedef olmak.


Şirazesinden çıkmak: Çığırından çıkmak, tam olarak bozulmak, düzeni kaybolmak.


Şom ağızlı: Her olayı kötüye yorumlayan, sürekli olarak kötü bir şeylerin olacağını söyleyen, bu söylediklerinin gerçekleşmesinden korkulan kimse.


Şöyle bir: Özensizce, gelişigüzel, üzerinde fazla durmadan.


Şöyle böyle: 1. İyi ve kötü değil de orta derecede olan şey için kullanılır.  2. Aşağı yukarı, yaklaşık olarak hemen hemen.


Şunu bunu bilmemek: Mazeret kabul etmemek, bahane, itiraz istememek. Söylediğim mutlaka gerçekleşecek, emrediyorum anlamında.


Şunun şurası: Bir şeyi küçümsemek, hafifleştirmek ve zor olmadığını belirtmek için kullanılır.


Şüphe kurdu: Kişiyi sürekli olarak tedirgin eden, içini kemiren şüphe, kuşku, vesvese.


DEYİMLER SÖZLÜĞÜ

 A  -  B  -   C  -  Ç  -  D  -  E  -   -    -  H   -  I   -  i  -  k -  l  m  -   -  o  - ö  -   -   r  -  s  -  ş  -  t  -  u  -  ü  -   v  -   y  -   z