U harfi ile başlayan deyimler

DEYİMLER SÖZLÜĞÜ

 A  -  B  -   C  -  Ç  -  D  -  E  -   -    -  H   -  I   -  i  -  k -  l  m  -   -  o  - ö  -   -   r  -  s  -  ş  -  t  -  u  -  ü  -   v  -   y  -   z


Ucu bucağı olmamak: Bir yerin çok geniş olması, o yerin sonunun olmaması.


Ucu dokunmak: Söylenen bir sözün bir sebeple birini ilgilendirmesi veya bir zararın kişiye de dokunması.


Ucu ortası belli olmamak: Bir şeye nereden başlanacağı belli olmamak, bunu kestirememek.


Ucu ucuna: Ancak yetişti, ancak denk geldi.


Ucuz atlatmak: En az zararla zararlı veya tehlikeli bir şeyi geçiştirmek.


Ucunda bir şey olmak: Bir şeyin altında başka, gizli bir amacın olması.


Ucunu kaçırmak: Bir şeyin denetimini elinde tutamamak, çıkmaz bir yola girmek.


Uç vermek: Zamanı geldiğinde ilgili şeyin belirtilerinin ortaya çıkmış olması.


Uçan kuşa borçlu olmak: Birden çok kimseye borcu olmak.


Uçan kuştan medet ummak: Bir sorunun üstesinden gelebilmek için her çareye başvurmak, olmayacak yerden yardım istemek, yardım beklemek.


Uçkuruna sağlam: İffetli, namusuna bağlı kimse.


Uçsuz bucaksız: Çok geniş, ucu bucağı olmayan.


Ulu orta söz söylemek: Düşünüp taşınmadan bir şeyin gerçeğini bilmeden konuşmak.


Uma uma döndük muma: Bir şeye karşı umutlu olup da bir türlü umudu gerçekleşmeyen ve bundan dolayı zayıflayıp gücünü yitiren kimse.


Umurunda olmamak: Önem vermemek, aldırış etmemek, takmamak.


Ununu elemiş, eleğini asmış: Geri kalan yaşamı süresince artık yapacak önemli bir işi kalmamış.


Utancından yere geçmek: Çok fazla utanmak. Bir olumsuzluk nedeniyle ortalıkta görünmek istememek.


Uyku bastırmak: Çok fazla uykusu gelmek. Bu durumu çok şiddetli yaşamak.


Uyku çekmek: İyice uyumak.


Uyku gözünden akmak: Uykusu çokça gelmek.


Uyku tulumu: Çok uyuyan, uykucu, uykuyu çok seven.


Uyku tutmamak: Bir türlü uyuyamamak.


Uykusu kaçmak: Uyuması gerektiği halde bir nedenden bir türlü uyumamak.


Uykusunu almak: Yeterince uyumuş olmak.


Uykuya dalmak: Derin ve rahat bir biçimde uyumak.


Uyur uyanık: Uyku uykusuzluk hali, yarı uyanık.


Uzağı görmek: Geleceği kestirmek, gelecekte olacakları doğru tahmin etmek.


Uzaktan uzağa: Çok uzaktan, ilgisiz.


Uzun etmek: Direnmek, nazlanmak, bir şeyi uzatmak.


Uzun hikâye: Oldukça ayrıntılı, anlatması çok uzun sürecek mesele. İşin birden fazla yönünün olması.


Uzun lafın kısası: Sözü uzatmadan söylemek gerekirse, kısacası.


Uzun uzadıya: En ince ayrıntısına kadar.


DEYİMLER SÖZLÜĞÜ

 A  -  B  -   C  -  Ç  -  D  -  E  -   -    -  H   -  I   -  i  -  k -  l  m  -   -  o  - ö  -   -   r  -  s  -  ş  -  t  -  u  -  ü  -   v  -   y  -   z